Anlatılmayanın kokusu sardı etrafı. Bu olsa olsa yanık
kokusu olurdu; ama ne zaman? Anlatılmayanın anlatılmadığı öğrenildiği zaman…
Bir de eksik anlatışlar var; onun kokusu geldi burnuna
birden. Bu olsa olsa kan kokusu olurdu; ama ne zaman? Eksikler tamamlandığı
zaman…
Le
Quai de Bercy, 1953 Marc Chagall
|
Yıllarca ocağın üstünde kalmış bir yemek gibi geldi ona
anlatılmayanlar. Tencerenin kapağını açıp ne yemeği olduğunu söyleyecekti;
fakat biliyordu ki artık o tencerenin dibi kara. Peki karşısındakinin? Onu,
neyse boş ver. Ne söylenecek sebze isimleri, ne tat veren yağ-tuz, hiçbir şey
kalmamıştı. Sadece keskin bir yanık kokusu…
Eksik anlatılanların tamamlanması ise bir anda beyne
sıçrayan kanın tıkanan damarları açmasıydı sanki. Eksik, kesinti demekti; her yer kan
kokuyor.
Herkese, her şeyi eksiksiz anlatan birini düşünmeye çalıştı.
Ağzına safra tadı geldi, burnuna kusmuk kokusu. “Onların tek umursadıkları
boşalmaktır.” dedi.
Bugün gökte yanık, yerde kusmuk, denizde kan kokusu var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder