Ben güççük bir çocukken –Çeşmealtı’da oturduğumuz sıralar- ilkbahar geldi
mi, iskeleye gider, yüzükoyun yatar, kafamızı denize uzatır, balıkları
izlerdik. Bahar güneşi tatlı tatlı ısıtırken sırtımızı, sürüler halinde geçen balıklarla
hayaller kurardık. Sanki elimizi uzatsak tutacakmışız gibi yakınlardı ama
ufacık bir taş bile düşse hemen kaybolurlardı.
Hayaller ve balıklar, bazen aynı ürkeklikte oluyor.
Bugün sözlerimi Met Üst’ün dörtlüğüyle bitirmek istiyorum:
Baktım insanlar fıttırı
Gördüm bu dünya düttürü
Yaralarımı severim
Yaralayandan ötürü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder