*************
Öyle alelade durmaya çalışırken, istediğini elde etmesiyle
gözü parlayan hinoğlu hinin, arzuyla gümbürdeyen kalbinin sesi, halbuki
Fizan’dan duyuluyor. Oysa Fizan’ın gram umurunda olmadığı kişi, yediği ve
içtiğinin denk olduğu yanındakine fark edilmemek için gerim gerim gerilirken,
tefin zilleri gibi çangır çungur çalan yüreğinin bu denli ses çıkardığını
bilmiyor. “Yok yaa, ne görücem” gevşekliğiyle tonlanan cümle, istenilenin
görülmesi ardı yukarı çekilen yanak kaslarıyla son buluyor. Sonrası sevgi
arsızı bir çocuk: “Bakın, tüm umursamazlığıma karşın, ben nasıl da
seviliyorum.” ya da “Seviliyordum.”
**************
Onun fark ediliş meselesi ise alkolde yatıyor. Bir canlıyı
incitmeden evvel bin kere düşünen, olaylar karşısında bünyesini mabet atfedip
tapacak kadar sabırla duran insan yavaş yavaş kanına yayılan alkol sayesinde
tam karşıt bir rolle bizleri selamlıyor. Daha osurmadan nem kapan, “a” dedi mi
kahkahalara boğulan ademoğlu, burnunun ucundakini göremediği için elleriyle
yokluyor. Bu denli değişim karşısında çatlayan minelere dönüşen insanların
kıçına diken çoktan girmiş oluyor. Bu insanın söyleyecek bir repliği yok, o halde
biz soralım: “Neden böyle yapıyorsun?”, “Bilmem!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder