2014 yılına hemen hemen bir ay kala,
aklımdan Metis Yayınları'nın “Olmayan Kelimeler” isimli 2012
ajandası geçiyor. “Olmayan kelimeler”den kasıt şöyle
anlatılıyordu: “Acaba dilimizdeki hangi kelimelerin eksikliği
yaşadıklarımıza da etki yapıyor? Kimi hayati duygularımız,
tecrübelerimiz sırf adları konmadığı için hayatın dışında,
önemsiz, tali gibi görünüyor olmasın? Dünya gezegenindeki
kaderdaşlarımız bizimkilerden başka hangi
kavramları/duyguları/durumları adlandırmaya ihtiyaç duyuyor?
Edebiyatçılar bizim dikkatimize hangi yeni kelimeleri sunmak
istiyor? Engin Geçtan, Birhan Keskin, Murathan Mungan, Ayşegül
Devecioğlu, Ahmet Sipahioğlu, Süreyye Berfe, Meltem Ahıska,
Saffet Murat Tura, Niyazi Zorlu, Cemal Yardımcı, Türker Armaner,
Fatmagül Berktay, Murat Uyurkulak ajandaya katkıda bulunan isimler
arasında...”
Saffet Murat Tura, “şarkılanma”
kelimesini anlatmıştı. Şarkılanma, alakasız zamanlarda
mırıldanmaya başladığımız şarkılar oluyor. Hatta bu şarkılar
baştan sona bildiğimiz, özellikle dinlediğimiz şarkılar olmayabiliyor.
Genelde bu mırıldanış, bastırdığımız, farkında olmadan
kafamıza taktığımız şeylerin, bilinç altımız tarafından
bize gönderdiği mesajlar. Yani buna benzer şeyler yazmıştı
Tura.
Bu aralar çok sık şarkılanma
yaşıyorum. Hele bir şarkı var ki, özellikle dinlemediğim halde
(mırıl mırıl mırıldandığıma göre duydum bir yerlerde)
yakamı bırakmıyor. Böylelikle yeri gelmişken; Selam Olsun
Bilinçaltıma...