26 Ocak 2015 Pazartesi

Hayaller ve balıklar

Ben güççük bir çocukken –Çeşmealtı’da oturduğumuz sıralar- ilkbahar geldi mi, iskeleye gider, yüzükoyun yatar, kafamızı denize uzatır, balıkları izlerdik. Bahar güneşi tatlı tatlı ısıtırken sırtımızı, sürüler halinde geçen balıklarla hayaller kurardık. Sanki elimizi uzatsak tutacakmışız gibi yakınlardı ama ufacık bir taş bile düşse hemen kaybolurlardı.  

Hayaller ve balıklar, bazen aynı ürkeklikte oluyor.

Bugün sözlerimi Met Üst’ün dörtlüğüyle bitirmek istiyorum:

Baktım insanlar fıttırı
Gördüm bu dünya düttürü
Yaralarımı severim
Yaralayandan ötürü 

22 Ocak 2015 Perşembe

“Aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri”

                                                                Yüzleşmeler – Tomris Uyar


1- Adam, Tokyo giymeyecek. Belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor. Şort yasak değilmiş. Yatarken çorap giymesinmiş.

2- Ama kes giyip jogginge çıkması, pazar günlerini doğa budalalığıyla geçirmesi -sizi de yürüyüşe zorluyorsa- yasak.

3- Pamuklu, keten, yün gibi doğal elyaf giyecek. Naylon ve parlak kumaşlar kesinlikle yasaktır. (Ferit Edgü’nün önemli katkısı: fanila giymeyebilir. Turgut Uyar’ınki: ama don giysin.)

4- Herkes adamın haftada en az bir kere yıkanmasına razıyken Ferit, her gün yıkanmasında diretiyor.

5- Kesinlikle uykucu biri olmasın ama uykusuzluğundan da yakınmasın. Uykusuz gecelerini paylaşılan bin şölene dönüştürebilsin.

6- Alkolik olabilir de sarhoş olmasın. (Ferit’in katkısı: düşebilir ama çelme takmasın.)

7- Uyuşturucu kullanmasına izin var mı? Mürşit’e göre, “ikinci kişiliği gündeme gelmiyorsa kullanabilir.” Turgut’a göre, “hem içki hem uyuşturucu olmaz!” galiba, izin pek yok.

8- TV’de “makul miktarda maç seyredebilir” ama yorum yapmadan, sessizce. Boks ve güreş sevmesin. Turgut “buz patenini” de eklemiş.

9- Tatil günlerini eşya onarmakla geçirmesin. Elektrik sigortası attığında, musluğun contası yenileneceğinde hemen işe sıvanmasın. Bir usta ayarlayacak kadar bilgili olsun (Ferit). Cereyana kapılmayacak ya da evi havuza çevirmeyecek kadar zeki olsun yeter (Turgut).

10- Ya yüzmeyi ya dansetmeyi bilsin ya da herhangi bir sporu iyi yapsın.

11- Haftada en az bir kitap okusun. Mürşit: Red Kit ile Asteriks’ten haberli olsun. Turgut: Pardayyanlar ile Arsen Lüpen’den de. Ferit: şu altı yazardan birini iyice okumuş olsun -Kafka, Shakespeare, Balzac, Sait Faik, Sartre ve F. S. Fitzgerald ya da Hemingway ama İhtiyar Adam ve Deniz sayılmaz. Edip: şiir de okusun.

12- Bir saz çalıyorsa çalsın ama dostlar toplantısında konser vermesin. Aynı şekilde isterse mavi yolculuğa çıksın ama dönüşünde dia gösterileri düzenlemesin.

13- Esprisi “humor”a dayalı olsun. Fıkra anlatmayı, “lazın biri,” diye başlamayı nükte sanmasın. Turgut: askerlik anılarını anlatmasın. Geçmişinden söz ederken, “Sene 1963…” diye girmesin söze. “1963’te filan. Ankara’dayken…” gibi başlasın.

14- Takside arka koltukta otururken de hesabı ödeyebilsin. Lokantada bahşişi yüzde ondan fazla bırakmasın. Garsonlarla bu koşullarda dostluk kurabilsin. Hesabı öderken cebinden tomarla para çıkarmasın. Diline dolamadığı sürece mali durumu önemsiz, yalnız arabası varsa, arabanın park yerine göre program düzenlemesin. Taksiye binebilsin. Çok istiyorsa yabancı sigara ve içki içebilir, tabi büyüklenmediği sürece.

15- Edip Cansever’e göre, armağan almayı da vermeyi de bilsin. Her hesabı kendi ödemeye kalkışmasın.

16- Yemek masasında viski vb. içmesin. Masaya gelen çerezlere saldırmasın.

17- Hayatında en fazla 6 kere doktora gitmiş olsun (ameliyat sayılmıyor). Antibiyotiklere düşkün olmasın.

18- İlk gördüğü insanlar hakkında acele ve değişmez yargılar verecek kadar gözükara bir psikoloji uzmanı kesilmesin.

19- Politik görüşü sola yakın bir aydın olsun. Ama dahi yerine daahi demeyecek kadar düzgün olsun Türkçesi. Parti sloganlarıyla konuşmasın.

20- Omlet, makarna ve biftek dışında yemek pişirmeyi becersin. Kendine yetsin. Kısaca, kişiliğini öne sürmeyecek kadar kişilikli olsun ama belli etmediğini de belli etmesin.

Giyiminden, zevklerinden, davranışlarına, günlük diline kadar her özelliğine karıştığımız (dikkat ederseniz, erkeklerin baskısı daha ağır!), bir yalnızlığa ittiğimiz bu adamcağızın fiziksel özellikleri pek önemli değil anlaşılan. Cinsellik konusunda ondan beklenen, “programlı olmaması, kendini bir şeylere zorunlu hissetmemesi, heteroseksüel olsa da homoseksüellerle dostluk kurabilmesi”.

Kaç yaşında bu zavallı acaba?

Nimet’e göre: 30, Füsun’a göre: 45, bana göre: 30.

Ferit’e göre: ideal olarak 25, Edip’e göre: 40, Turgut’a göre: 30-35, Mürşit’e göre: 35.

Son danışmanımız Aydın Emeç, “isteklerin oldukça ağır yine de mantıksız olmadığını” belirttikten sonra bir kahkaha atmıştı: “İyi ama bu adam zaten evlidir! Tutalım ki değil, kendini bunca eğitmek için bu toplumda nasıl hırpalandığını düşünürsek, sizin gibi vıdıvıdı kadınlar yerine güleç, uysal bir kadın seçmesi daha doğal değil mi?”

8 Ocak 2015 Perşembe

Pencere önü


Bekleyerek, umut ederek, karşı kıyıda olmayı hayal ederek, bu pencerenin önünde geçen aylardan sonra bugün bambaşka manzara…
Karşı kıyıda olamadım, gene vurdum Ege kıyılarına
Hanımeli açmayan bahçede, o zaman yemyeşildi hurma ağacı
Bugünse turuncu beyazla el sallıyor bana
Kara olan Mürsel’de indigo mavisi gökyüzü nadir görülür
Değişmeyen tek şey bu, tabloda. 

6 Ocak 2015 Salı

“Gelecek birisi güzeldir”

...

Her giden güzelleşir
Gidiyorum güzelleşmek için
Unutulsun diye çirkinliklerim
Gelecek birisi güzeldir
Gelince güzel değil
Hele gelmişse çirkin
Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
Ey güzeller güzeli beklediğim
Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
Artık ne gelmek ne de gitmek
Yaşamın en zor yanı beklemek

...
                             Aziz Nesin