3 Ocak 2013 Perşembe

Orospu ruhların önlenemez fark edilişleri

Çirkin bir surata sahip insanın var olabilme çabası şirin görünmekken, küçük veya büyük bir tadilat sonrası çirkinliğinin küçük-büyük azaldığını görünce, şirinlik yerini ne oldum budalalığında bir kibire bırakıyor. “Dağlarda ceylan gibi sekerim, soğuk sularda çimerim” tavrı, koluna takamayacak küçüklükte sapı olan çantasını yanındakine taşıtma, topuklu ayakkabılar giydiği ayaklarının daha ikinci adımını takside sonlandırmaya varıyor. Yıllardır ezikliğini göstermemeye harcadığı gayret, bir anda oryantal bir edaya dönüşüyor: “Artık herkes bana baksın!”

*************

Öyle alelade durmaya çalışırken, istediğini elde etmesiyle gözü parlayan hinoğlu hinin, arzuyla gümbürdeyen kalbinin sesi, halbuki Fizan’dan duyuluyor. Oysa Fizan’ın gram umurunda olmadığı kişi, yediği ve içtiğinin denk olduğu yanındakine fark edilmemek için gerim gerim gerilirken, tefin zilleri gibi çangır çungur çalan yüreğinin bu denli ses çıkardığını bilmiyor. “Yok yaa, ne görücem” gevşekliğiyle tonlanan cümle, istenilenin görülmesi ardı yukarı çekilen yanak kaslarıyla son buluyor. Sonrası sevgi arsızı bir çocuk: “Bakın, tüm umursamazlığıma karşın, ben nasıl da seviliyorum.” ya da “Seviliyordum.”

**************

Onun fark ediliş meselesi ise alkolde yatıyor. Bir canlıyı incitmeden evvel bin kere düşünen, olaylar karşısında bünyesini mabet atfedip tapacak kadar sabırla duran insan yavaş yavaş kanına yayılan alkol sayesinde tam karşıt bir rolle bizleri selamlıyor. Daha osurmadan nem kapan, “a” dedi mi kahkahalara boğulan ademoğlu, burnunun ucundakini göremediği için elleriyle yokluyor. Bu denli değişim karşısında çatlayan minelere dönüşen insanların kıçına diken çoktan girmiş oluyor. Bu insanın söyleyecek bir repliği yok, o halde biz soralım: “Neden böyle yapıyorsun?”, “Bilmem!”